Liderin Derdi, Hepimizi Gerdi: Hasta Lider Sendromu

Hasta lider sendromu, bir kurumun sessizce çürümeye başlamasının en belirgin işaretlerinden biri. Bu sendrom, liderlik koltuğuna oturmuş bir yöneticinin gücü sağlıklı yönetememesiyle ortaya çıkıyor. Görünürde güçlü duran ama içten içe onay ve kontrol ihtiyacıyla hareket eden bu lider profili, farkında olmadan tüm organizasyonu bir gerilim hattına çeviriyor. Böyle bir ortamda çalışanların motivasyonu düşüyor, yenilikçi düşünceler kayboluyor.

Bu sendromun temelinde, liderin kendini kurumun merkezine koyma eğilimi yatıyor. Kendi kararlarını mutlak doğru olarak görmesi, eleştiriyi tehdit olarak algılaması ve başarıyı tek başına sahiplenmesi, ekipte görünmez bir baskı yaratıyor. Zamanla çalışanlar hataya tahammülü olmayan bu otoriter tutumdan uzak durmak için risk almaktan kaçınıyor. Herkes en az dikkat çeken kişi olmaya çalışıyor, kimse sorumluluk almak istemiyor ve iş yapma isteği giderek törpüleniyor. Yönetim şeklindeki bu sertlik, kurum içinde nitelikli çalışanların uzaklaşmasına neden oluyor.

Hasta lider sendromu aynı zamanda adalet duygusunu zedeleyen bir davranış biçimine dönüşüyor. Lider, kendisine bağlı çalışanları kayırırken farklı düşünenleri geri plana itiyor. Bu durum sadece performansı değil, kurum içindeki güveni de ciddi şekilde sarsıyor. Liyakati yok eden bu yaklaşım, zamanla çalışanları içine kapanık, heyecansız ve üretkenlikten uzak bir hale getiriyor.

Bu sendromun en tehlikeli yanı ise liderin bunu çoğu zaman fark edememesi. Kendi davranışlarını “otorite” veya “disiplin” gibi kavramlarla meşrulaştırırken, gerçekte kuruma verdiği zararı göremiyor. Bir süre sonra şirketin büyümesi duruyor, karar alma süreçleri tıkanıyor ve kurum kültürü zayıflıyor. İçeride görünmez bir yorgunluk birikiyor ve en ufak değişim bile büyük krizlere dönüşüyor.

Yorumlar

Popüler Yayınlar