Küçük İşletme Cenneti, Büyük Ekonomi Çıkmazı: Türkiye’nin Ölçek Gerçeği
Türkiye’de işletme yapısının büyük ölçüde mikro ve küçük ölçekli firmalardan oluşması, ekonominin hem canlılığını hem de kırılganlığını belirleyen temel unsur haline gelmiş durumda. Yaklaşık 4 milyon işletmenin faaliyet gösterdiği ülkede girişimlerin neredeyse tamamının KOBİ sınıfında yer alması; girişimcilik kültürünü besleyen, esnekliğe dayalı hızlı uyum kapasitesi yaratan ve özellikle hizmet ağırlıklı sektörlerde istihdamı destekleyen bir dinamizm üretiyor. Bu yapı, işgücüne ilk giriş noktalarını genişletiyor ve bölgesel ekonomik hareketliliği artırıyor.
Ancak aynı dağılım, ekonominin ölçek büyümesi açısından önemli sınırlılıklar da içeriyor. Mikro işletmelerin baskınlığı, düşük sermaye birikimi ve sınırlı teknoloji yatırımı nedeniyle verimlilik artışını yavaşlatıyor. Kurumsallaşmanın zayıf olması, işletmelerin uzun vadeli rekabet kapasitesini düşürürken, küresel değer zincirlerinde üst segmentlere geçişi de zorlaştırıyor. Bu durum, ekonomik büyümenin hızından ziyade niteliğini etkileyen bir daralma alanı yaratıyor.
Ücret yapıları da bu ölçek gerçekliğinden doğrudan etkileniyor. Mikro işletmelerde kar marjlarının sınırlı olması, ücret seviyelerini baskılayarak işgücü piyasasında belirgin bir eşitsizlik yaratıyor. Çalışan başına yatırımın düşük kalması, nitelikli işgücünün daha büyük ve kurumsal işletmelere yönelmesine yol açıyor; bu da küçük işletmelerde hem verimliliği hem de istikrarlı istihdamı olumsuz etkileyen bir döngü oluşturuyor. Ücret baskısı ve kayıt dışılık riski, işletme ölçeklerinin mikro düzeye sıkışmasının doğal sonuçları olarak ortaya çıkıyor.
Ücret dinamikleriyle doğrudan bağlantılı olan bu tablo, işletme ölçeklerinin ekonomik büyümenin niteliğini belirleyen kritik bir değişken olduğunu gösteriyor. Mevcut dağılım, istihdamın tabana yayılmasına katkı sağlasa da, verimlilik artışı, kurumsallaşma ve teknoloji kullanımında ortaya çıkan sınırlılıklar nedeniyle ekonominin uzun vadeli dayanıklılığını zayıflatıyor. Mikro ve küçük işletmelerin daha güçlü bir sermaye yapısına, ölçek ekonomisine ve dijital dönüşüme erişimini sağlayacak politikalar devreye alındığında; bugün kırılganlık üreten yapı, ülke ekonomisi için daha rekabetçi ve sürdürülebilir bir modele evrilebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder