Asgari Ücret Enflasyonu Değil, Enflasyon Asgari Ücreti Belirliyor!
Her yıl, asgari ücret tartışmaları benzer bir kısır döngüyle başlar: Oranlar henüz netleşmeden, sanki değişmez bir doğa yasasıymış gibi, “Asgari ücrete zam yapılırsa enflasyon artar” cümlesi dolaşıma sokulur. Bu ifade o kadar kanıksanmıştır ki, bir analiz olmaktan çıkıp toplumsal hafızada mutlak bir gerçeğe dönüşmüştür. Ancak hayatın olağan akışı ve sokağın gerçekliği, bu ezberlenmiş anlatıyla taban tabana zıt bir seyir izlemektedir.
Çünkü piyasada fiyatlar, işçinin cebine tek bir kuruş girmeden çok önce tırmanışa geçmektedir. Hala zam kararı masadayken, etiketler değişir, kiralar güncellenir ve temel ihtiyaç kalemleri erişilmez hale gelir. Yani emekçiler, gelirlerinde bir iyileşme yaşamadan çok önce, o “maliyet artışı” denilen sarmalın içine çekilmiş olurlar. Bu noktada enflasyon, tek bir kararın sonucu olmaktan çıkar; üreticiden satıcıya kadar herkes, bir sonraki artışı bekleyerek pozisyon aldığı kolektif bir savunma mekanizmasına dönüşür.
Bu sarmalı asıl besleyen ise kamu harcamalarındaki genişleme ve döviz kurundaki kronik istikrarsızlıktır. Devlet harcamaları, piyasadaki para arzını zorlarken, yükselen döviz kuru, ithalata bağımlı üretim yapısını doğrudan vurur. Bu iki devasa güç birleştiğinde, fiyatların yukarı yönlü baskılanması kaçınılmaz olur. Günlük hayatta iliklerimize kadar hissettiğimiz pahalılığın ana motoru, asgari ücret değil; bu makroekonomik dengesizliklerdir.
Asgari ücret artışı, bu karanlık tablonun sonunda bir tercih değil, kaçınılmaz bir sosyal zorunluluk olarak devreye girer. Alım gücü eriyen, mevcut geliriyle ay sonunu getiremeyen milyonlar için yapılan düzenleme; enflasyonu tetikleyen bir hamle değil, enflasyonun yarattığı tahribatı onarmaya çalışan gecikmiş bir telafi çabasıdır.
Buna rağmen asıl mesele ustalıkla perde arkasına itilir ve neden-sonuç ilişkisi tersyüz edilir. Fiyatlar kontrolsüzce artarken sessiz kalanlar, konu ücret artışına geldiğinde bir anda “enflasyon disiplini” hatırına sorunu sadece ücrete hapseder. Oysa gerçekçi bir enflasyon mücadelesi; kamu harcamalarında tasarruftan, dövizde istikrara, fiyatlama davranışlarının disipline edilmesine kadar geniş bir çerçevede yapılmalıdır. Ücret politikaları, ancak bu temel adımlar atıldıktan sonra sosyal dengeyi korumak adına masaya gelmelidir.
Kısacası, asgari ücret artışı enflasyonun sebebi değil, enflasyonun yarattığı yoksullaşmanın ağır bir sonucudur. Bu temel gerçeği görmezden gelerek kurulan her cümle, sorunu çözmekten ziyade geçim sıkıntısını derinleştirmeye hizmet eder.
Yorumlar
Yorum Gönder