Sosyal Güvenlik Sisteminin Asıl Sorunu Emekli Sayısı Değil, Çalışan Azlığı
Bugün Türkiye’nin nüfusu yaklaşık 85 milyon. 12 milyon kişi doğrudan emekli konumunda, dul ve yetim aylığı alanlarla birlikte toplam sayı 16 milyona yaklaşıyor. Peki aktif olarak çalışan, SGK primi ödeyen kaç kişi var? Yaklaşık 25 milyon. Yani sistemde her iki çalışan, bir emeklinin yükünü karşılamaya çalışıyor. Bu oran uzun vadede ne yazık ki sürdürülebilir değil.
Almanya örneği burada çok çarpıcı. Nüfus neredeyse aynı: 84 milyon. Emekli sayısı 21 milyon. Ancak aktif çalışan sayısı 40 milyonun üzerinde. Yani hem daha fazla emekli var, hem de daha çok çalışan. Bu nedenle kimse Almanya’da “emekli sayısı sistemi çökertiyor” demiyor. Çünkü sistemin gelir ayağı güçlü, çalışan katkısı yüksek.
Türkiye’de ise tablo farklı. Yüzbinlerce kişi sigortasız, yani kayıt dışı çalışıyor. Genç işsizlik oranı hala çift haneli. Kadınların iş gücüne katılımı gelişmiş ülkelere göre oldukça düşük. Bu da sosyal güvenlik sisteminin tabanını daraltıyor. Sisteme düzenli prim ödeyenlerin sayısı az, sistemden maaş alanların sayısı çok. Gelir azalırken gider artıyor. Hal böyle olunca sosyal güvenlik dengesi bozuluyor, bütçeye ek yük oluşuyor ve sistemin sürdürülebilirliği tartışmaya açılıyor.
Peki çözüm ne?
Öncelikle kayıt dışı ekonomiyle ciddi biçimde mücadele edilmeli. Bu sadece denetimle değil, teşvik ve kolaylaştırıcı uygulamalarla sağlanmalı. Gençlerin istihdama geçişi hızlandırılmalı, mesleki eğitim güçlendirilmeli. Kadınlar için esnek ama güvenceli iş modelleri yaygınlaştırılmalı. KOBİ’ler, yeni istihdam oluşturmaları için desteklenmeli. İşin özü sosyal güvenlik sistemine prim ödeyen kişi sayısı artırılmalı.
Yorumlar
Yorum Gönder