Sanayide Ücretler Neden Düşük Kalıyor?
Türkiye sanayi sektöründe ücretlerin kalıcı olarak düşük kalması, doğrudan orta ve düşük teknolojiye dayalı üretim modelinin bir sonucudur. Üretilen mal ve hizmetlerin katma değeri sınırlı kaldıkça, firmaların kâr marjları daralır. Bu daralan alanda maliyetleri düşürme baskısı, işletmeleri kaçınılmaz olarak en kolay indirgenebilen kalem olan iş gücü maliyetine yönlendirir. Sonuç, emeğin karşılığının alınamadığı ve ücretlerin kronik olarak baskı altında tutulduğu bir ekonomik döngüdür.
Düşük teknolojiye bağımlılık, genellikle kolayca ikame edilebilen, vasıfsız ve tekrarlayan iş kollarının yaygınlaşmasına neden olur. Bu durum, çalışanların piyasadaki pazarlık gücünü zayıflatır. İşverenler için iş gücü, maliyeti düşürmenin ana aracı haline gelir ve bu yapı, ücretlerin yükselmesini engeller. Bu sorunu derinleştiren bir diğer yapısal faktör, mesleki ve teknik eğitim sisteminin sanayinin mevcut ve gelecekteki nitelikli iş gücü talebiyle uyumsuz olmasıdır. Eğitimin yetersizliği nedeniyle piyasada niteliksiz iş gücü fazlalığı oluşur. Genç işsizliğin yüksek seyrettiği bu ortamda, işverenlerin düşük ücret teklifleri kolayca kabul görür, böylece ücret sarmalı bir kısır döngüye dönüşür.
Devlet desteklerinin ağırlıklı olarak tesis yatırımlarına ve makine alımına odaklanması, en kritik unsur olan insan kaynağına yapılan yatırımın gölgede kalmasına yol açar. Oysaki sanayide sürdürülebilir başarı ve rekabet gücü, çalışanların beceri setlerinin sürekli geliştirilmesi, eğitimi ve dijital dönüşüme adaptasyonu ile mümkündür. İş gücüne yatırım yapılmadığı sürece sanayinin gelişimi yüzeysel kalır ve kalıcı ücret artışları sağlanamaz.
Tüm bu yapısal sorunlar, Türkiye sanayisinde düşük ücret politikalarını kalıcı hale getirir. Bu durum, sadece çalışanların yaşam kalitesini düşürmekle kalmaz; aynı zamanda iç talebi daraltarak ekonomik büyümeyi frenler ve yetenekli genç iş gücünün yurtdışına göç etmesine zemin hazırlar. Türkiye’nin bu çıkmazdan kurtulması, yüksek katma değerli, teknoloji odaklı üretime geçiş, eğitim ile sanayinin entegrasyonu ve iş gücüne yönelik ciddi, stratejik yatırımlar gerektirir. Ücretler, ancak iş gücünün nitelikle yükseldiği ve üretime gerçek anlamda değer kattığı bir ortamda kalıcı olarak iyileşebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder