Dijital Ekonomide İşveren Kim?

Dijital platformlar, hayatımıza hızla entegre olurken iş hukuku alanında da yeni tartışmaları beraberinde getiriyor. Özellikle teslimat ve lojistik hizmetlerinin yaygınlaştığı son yıllarda, bu platformların taşeron firmalarla kurduğu ilişkiler, çalışan hakları bakımından ciddi belirsizlikler oluşturmuş durumda. Ancak Adana’da açılan ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin verdiği kararla sonuçlanan bir dava, bu konuda önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. Karar, dijital platformların işveren sıfatıyla sorumluluklarını netleştirerek, özellikle motokurye ve dağıtım çalışanlarının hukuki konumunu güçlendiriyor.

Somut olayda bir taşeron firmada iki yıl süreyle çalışan işçi, performans düşüklüğü gerekçesiyle işten çıkarıldı. Kendisine kıdem ve ihbar tazminatı ödense de, işçi fesih kararının geçersiz olduğunu belirterek işe iade davası açtı. Dava yalnızca taşeron firmaya değil, hizmetin verildiği dijital platform şirketine karşı da açılmıştı. İlk derece iş mahkemesi, iş akdinin geçersiz biçimde feshedildiğini kabul etti ve işe iade yönünde karar verdi. Ancak platform şirketinin sorumlu tutulamayacağına hükmetti. Mahkeme, işçinin alacak taleplerinden yalnızca taşeron firmanın sorumlu olduğuna karar verdi. İşçinin avukatı ise bu kararı istinafa taşıdı ve çalışanın doğrudan platform şirketinin denetiminde, onun personelleriyle birlikte ve talimatlarıyla çalıştığını belirterek, fiili işverenin platform şirketi olduğunu savundu.

İstinaf incelemesini yapan Adana Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi, iş mahkemesinin kararını bozarak farklı bir değerlendirmede bulundu. Mahkeme, hizmetin yalnızca taşeron firma eliyle yürütülen klasik bir lojistik işi olmadığını, asıl faaliyetin dijital platform şirketi tarafından geliştirilen uygulama üzerinden yapılan ürün ve hizmet satışı olduğunu vurguladı. Siparişlerin bu uygulama aracılığıyla alındığını, ürünlerin platform şirketinin depolarında hazırlandığını ve teslimatın da yine platform sistemine entegre motokuryeler tarafından yapıldığını tespit etti. Bu kapsamda, platform şirketinin işi organize eden, ürünlerin sahibi olan ve dağıtım sürecini yöneten asli unsur olduğuna kanaat getirdi.

Tüm bu değerlendirmeler sonucunda mahkeme, platform şirketi ile taşeron firma arasında fiilen bir alt işveren – asıl işveren ilişkisinin mevcut olduğuna karar verdi. Dolayısıyla işçilik alacaklarından her iki şirketin de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu hükme bağlandı. Ayrıca, ilk derece mahkemesinin alacak kalemlerinden birini brüt, diğerini net ücret üzerinden hesaplaması da hatalı bulunarak, tüm işçilik alacaklarının yasa gereği brüt ücret üzerinden belirlenmesi gerektiği vurgulandı.

Bu karar, dijital platform şirketlerinin yalnızca teknoloji sunan bir aracı değil, fiilen işveren konumunda olduklarını hukuki zeminde tescillemiş oldu. Böylece uzun süredir gri alanda kalan motokurye ve dağıtım çalışanları gibi hizmet emekçileri için daha güçlü bir hak temeli ortaya çıktı. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar